Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | (duygu) içini kaplamak | overtake v. | ||
James was overtaken by road-rage and crashed into a tree. Yol verdin vermedin öfkesi James'in içini kaplamıştı, derken bir ağaca çarptı. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | (birinin/bir şeyin) içini bir duygu sarmak/kaplamak | sweep over (someone or something) v. |